Aytekin E.
60'lı yılların efsane ismi… "Volkswagen Aytekin" | ||||||
O sadece Altay’da oynamış bir futbolcu değil, o günümüzdeki “profesyonellik” anlayışını inatla reddeden kendi deyimiyle “Altay kültürüyle yetişmiş, oğlunun adını bile Altay koyacak kadar gerçek bir Altay sevdalısı..” Tesadüfen karşılaşıyoruz kendisiyle, o gün ayaküstü biraz sohbet ediyoruz, o kısacık sohbet esnasında öyle şeyler anlatıyor ki tadı damağımızda kalıyor. Altay’ından bahsederken gözleri parlıyor Volkswagen Aytekin’in… Hemen ertesi gün için sözleşiyoruz.
Öncelikle küçüklüğünüzden başlayalım, nerde doğdunuz, futbola başlamanız nasıl oldu? 1942 yılında Ayvalık’ta doğdum. Futbola buradaki Barbaros takımında başladım. Yaşım henüz çok küçük olmasına rağmen kısa sürede A takıma yükseldim. Altay’a gelişiniz nasıl oldu? Henüz 17 yaşındaydım, bir maçımı izleyen yöneticilerden biri beni Altay’a almak istediğini söyledi. Tabi aileminde onayıyla hemen kabul ettim. 17 yaşında olduğumdan bir takım problemler çıktı, lisansımı ancak 6 ay sonra çıkarabildik. 18 yaşında Altay A takımındaydım. O zamanlar antrenör Leandru Remondini’ydi. Altay’a geldikten sonra ilk izlenimleriniz neler oldu? Altay’a hayallerim için gelmiştim. İyi bir futbolcu olacaktım. Oldum da. Ama futbolcudan önce Altay’lı oldum. Henüz 17 yaşında ailemden ayrılıp bu kulübe geldim, aile sıcaklığını buldum, takım içindeki arkadaşlığı, yönetimle futbolcular arasındaki baba-evlat ilişkisini gördüm, Altay kültürü öylesine işlemişti ki içime, kısa sürede gerçek bir Altay’lı olmuştum.
Peki ya unutamadığınız maçlar? Sizin için yeri ayrı, unutulmaz maçlar mutlaka olmuştur? Aslında her maça aynı heyecanla çıkıyordum, Ben her şeyden önce Altay’ın taraftarıydım, takımım için oynuyordum, ama hala dün gibi hatırladığım maçlar elbette var. Galatasaray’ı deplasmanda 2-1 yenmiştik. O maç o kadar iyiydik ki Galatasaray sadece seyretmişti. O hala dillerden düşmeyen 66-67 Türkiye kupası finali? Ondan biraz bahseder misiniz? O heyecanı saha içinde yaşayan birinden duymak bambaşka bi keyif bizim için. O maç, öyle bişey ki, hem ezeli rakibinizle oynuyorsun, hemde kupa finali maçı. Heyecanı anlatmam, tarif etmem mümkün değil. Günler öncesinden maçın heyecanı sarmıştı bile, hele sahaya çıktığımızda, bacaklarımın titrediğini hissettim. Tribünler hınca hınç doluydu, tek kişilik koltuklarda ikişer kişinin olduğunu görüyordum. Maç başladı, 2-0 geriye düştük. Ben durmadan takım arkadaşlarımı motive etmeye çalışıyordum. İşe yaramıştı Altay gibi oynamaya başlamıştık. Ama dakikalarda ilerlemişti. En sonunda 71. dakikada Aydın golü atmıştı. O golün moraliyle maça öyle bir başladık ki, sadece 3-4 dakika sonra benim golüm gelmişti. Göztepe kalesine doğru gelen bi hava topu.. 1.94’lük Göztepe kalecisi.. Ve 1.67’lik Altay’lı Volkswagen Aytekin.. Gözlerimi kapattım, öyle bir sıçradım ki o dev gibi kalecinin üzerinden kafayı vurmayı başarmıştım. Golü göremedim, sadece hani böyle tribünler yıkıldı derler ya, onu görebildim. Zaten üst üste maç izleyen taraftarlar, 2. golden sonra öyle bir sevinmişlerdi ki anlatamam.
Hiç başka takımlara transferiniz gündeme geldi mi? Gelmez olur mu. Ama hiçbirini ciddiye bile almadım. Altay’da başladım Altay’da bırakacaktım. Zaten başka bi takıma gidemezdim de, beni Volkswagen Aytekin yapan giydiğim formaydı, başka bi takımda aynı aşkla mücadele edebilir miydim? Sonra araya çok büyük hatırlar girince çok kısa süren bikaç transfer denemem olmuştu. Ama yapamayacağımı anlar anlamaz bırakmıştım. Göztepe 150 bin lira teklif etmişti. Dönüp bakmadım bile. Yöneticiler bile gideceğimden emindi, ama gitmedim, bırakamadım Altay’ı, bırakamazdım da. Bu olaydan sonra Erdoğan Tözge beni karşısına aldı, (yöneticiydi) eğer gitmek istersem her türlü kolaylığı sağlayacaklarını, Altay’a çok emeğimin geçtiğini, önümü açmak için her şeyi yapacaklarını söyledi. Gitmek istemediğimi, gitmeyeceğimi ona da söyledim, çok duygulanmıştı. Ne kadar istediğimi sordu. Bin lira maaş yeter dedim. Yıllık 24 bin liraya anlaşmıştık.. Profesyonel değildim belki, ama çok mutluydum. Şimdi takımı nasıl buluyorsunuz? Öncelikle Altay gibi bi kulübün 2. ligde olması beni inanılmaz üzüyor. Maçları izleyemiyorum, kalp rahatsızlığım var, doktor kesinlikle yasakladı, en son 30 mayıs gecesi izlemiştim, o gece de çok ciddi rahatsızlık geçirdim. Taraftara söylemek istedikleriniz var mı? Herhangi bi takımın taraftarı olmakla Altay’lı olmak farklıdır. Altay’lı olmak sadece siyah-beyaz renklere gönül vermek değil, aynı zamanda farklı bi duruşu, farklı bi düşünceyi benimsemektir. Bütün taraftarlarımız Altay kültürünü özümsemeli, korumalı, aşılamalıdır. Altay’lı olmakta bunu gerektirir. * * * * * Altaylı olduğumuz için bi kere daha bizi gururlandıran, göğsümüzü kabartan, içtenlikle anlattığı eşsiz anılarını dinlerken gözlerimizi yaşartan Büyük Altay’lı Volkswagen Aytekin’e her şey için defalarca teşekkür edip ayrılıyoruz. Yüzümüzde tebessüm, aklımızda Volkswagen Aytekin’den anılar, içimizde Altay’lı olmanın haklı gururu, evimizin yolunu tutuyoruz.. |